“‘Bütün şairleri çok güzel, şairleri çok yakışıklı sanıyordum ama, cüce, kambur, dilsiz, felçli, kör, sakat, yaralı, yorgun insanları da şairler şehri’nde görmek beni şaşırttı.’
‘Sizi şaşırtana başaşağı bakmıyor musunuz sevgili Esin? Onlar böyle oldukları için şiir yazmıyorlar…’
‘Yani… yani şiir yazmak burada bile cezalandırılıyor mu?..’
‘Hayır, o gördükleriniz, aramıza katıldıkları için kurtulanlar!'”
ÖYKÜ AYARTILMIŞ ŞİİRDİR
Mürşit Balabanlılar
6 Temmuz 1994 TEMPO Dergisi
Buket Uzuner yeni kitabı “Şairler Şehri”ni anlatıyor:
Tüm inançlarını kaybetmiş orta yaşlı bir erkek; düşgücü hastalığına yakalanmış insanlar; yaşlılığın hüznü ve dramı üstüne kurulu dört öykünün yer aldığı “Şairler Şehri” için yazar, “Kendi başına düş kuran bir kitap olsun diye yazdım” diyor. “Öykü, ayartılmış şiirdir” Küçük Hasır Sepet, Şairler Şehri, Ninenin Ninnisi ve Zehir Dansı. “Şairler Şehri”ndeki dört öykünün başlıkları böyle. Uzuner, Lawrence Durell’in “Kendi kitabımı bırakayım düş kursun isterdim”sözünden hareketle öyküleryazdığını ve adını “Şairler Şehri” olarak koyduğunu söylüyor. Birinci öykü Küçük Hasır Sepet’te yazar, Bodrum’a tek başına tatile giden ortayaşlı aydın bir erkeği anlatıyor: “Bu öykünün kahramanı alkolik, küfürbaz ve artık inanmayan bir adam. Ne aşka, ne insana, ne de inanca inanmıyor. Küfürleri, özellikle kokusu ve rengiyle pek alışılmadık düzeyde, ama asla çirkin değil. Daha çok, besbelli pek sevdiği çizgi roman Tenten’in ünlü kaptanı Hadrdock’un öfkesiyle patlıyor.” Bu öyküde Tenten’in yaratıcı Herge’nin dünyanın dört bir yanından derlediği argo ve küfürlü sözler bolca kullanılıyor. Yazar, Herge’nin ‘Tenten İstanbul’da” filmi için Türkiye’ye geldiğinde öğrendiği, ‘Başıbozuklar!; Şamandra Midyesi! ve İskele Babası!’ deyişlerini bütün dünya baskılarında Türkçe olarak kahramanı Kaptan Haddock’a söylettiğini belirtiyor ve şöyle diyor: “Küçük Hasır Sepet’in kahramı da bunları ve bunlardan türettiği sözleri küfür olarak savurur öfkelenince/coşunca. Çünkü karakter olarak, mizaha çok yatkındır, acısını gülerek kapatan kara mizahçılardandır ve zeki adamdır. Ayrıca fiziksel olarak ufak-tefek ve çirkin olduğunun bilincinde, acısında bir erkektir. Böyle oluşu karikatürsel bir öge katıyor bu karaktere. Tabii en önemlisi; bu öykü karakteri de tıpkı yazarı gibi koyu bir Tenten okurudur!”
Uzuner’in kitabında yer alan ikinci öykü Şairler Şehri ve dördüncü öykü Zehir Dansı düşgücünün önemi ve rengi üstüne kurulu, neredeyse birbirinin devamı iki öykü. Uzuner bu iki metni kitabında arka arkaya koyabilirdi, ama tercih etmemiş. “O iki öykü” diyor, “Nehir-öykü sayılabilecek bütünlük gösteriyor bence. Akraba öyküler aslında ve bir nehir-roman projesinin de ilk fısıltıları diyebilirim şimdilik” Yazar ‘Şairler Şehri’ndeki öykülerde Metin Altıok ve Atilla İlhan’ın dizelerini kullanıyor. Öykü yazarken sevdiği şiirlerden sık sık yararlandığını belirten Uzuner, bunun bir başka edebiyat malzemesini yeniden şekillendirme tekniği olmadığını söylüyor ” O da yapılabilir, yapılıyor da” diyor ve ekliyor: “Ama benimkisi hikayenin şiirle boyut ve ses olarak benzerliğine dayanan müptelalık! Düz yazı biçimleri içinde şiire en yakın adreste oturanı öyküdür bence. Kimbilir belki de öykü, ayartılmış şiirdir aslında!”
Şairler Şehri / Buket Uzuner / Remzi Kitabevi Yayınları / 140 sayfa